MERHABA BEN … VE HİÇLİĞİN ORTASINDAN YAZIYORUM-4 (Son)

Yavaşça yerimden kalkıp etrafa baktım. Her şey çok anlamsız gelmeye başladı. Delirmemek için ölmekten başka ne yapabilirdim ki? Artık kimse yoktu. Benim olmamın ne faydası olacaktı bu dünyaya? Dünyayı mı kurtaracaktım? Ben sadece bir şeyler hayal eden ama bunu icraata dökemeyen bir zavallının tekiydim. Ama keşke böyle olmasaydı. Keşke yalnız ölmeseydim. Keşke insanlar henüz hayattayken onların içine karışıp hayallerimi gerçekleştirseydim. Okuldan çıktım. İçimdeki yaşama ümidi son bir kez daha insan arıyordu. Koca bir hüsrandı. Ani bir sinir boşalmasıyla koşmaya başladım. Hiç durmadan koşuyor ve ağlıyordum. Ciğerlerim nefes diye haykırırken durmadım. Son nefesime kadar da durmayı da düşünmüyordum ama en sonunda dizlerimin bağı çözüldü. Yere çöktüm. Derin nefesler almak, alamamaktan daha çok can acıtıyordu. Elimden geldiğince yüksek bir sesle bağırdım: LÜTFEN BİRİ SESİMİ DUYSUN. ÖLÜYORUM YARDIM EDİN. Sadece ölüm sessizliği vardı. Yavaşça yere uzandım ve cenin pozisyonu aldım. Gözlerim yavaşça kapanırken bunun uyku değil sonsuzluk olduğunu biliyordum. Teşekkür ederim Tanrım. Teşekkür ederim.

Arif Efendi, her sabah gibi erkenden okula geldi ve rutin temizliğini yapmaya başladı. Bugün nerdeyse zorla işe gelmişti. İçinde kötü bir his vardı. Gelmek dışında her şeyi yapabilirdi ama gelmek sanki ona dönüşü olmayacak izler bırakacaktı. Dalgınca sınıfları temizlemeye başladı. Son sınıfa girdiğinde şokla elindeki paspası yere attı ve çığlık atmaya başladı. Arif’in çığlığına güvenlikler ve diğer personeller geldi. Hepsi küçük dilini yutmuş şekilde yerdeki öğrenciye bakıyordu. Güvenliklerden biri öğrencinin yanına gelip nabzını ölçtü ve nefesine baktı. Üzgünce başını eğdikten sonra arkadaşlarına dönüp başını iki yana salladı. Sağlık ekipleri gelip öğrenciyi götürdüler. Ölüm nedeni, sinir krizi sırasında dilinin boğazına kaçması suretiyle nefessiz kalması olarak belirlendi.

ANLAYIŞ, HOŞGÖRÜ VE İNSANLIK

Yorum Yap